25 Mayıs 2010 Salı

Gamelan - Cantoma




Cantoma is the nom-de-spin of pioneering producer/DJ Phil Mison. His career began at the Milk Bar in London during the early nineties. He began his journey into world prominence by submitting a homemade mixed tape to Underworld's Darren Emerson and solidified his reputation via tours with Leftfield and other bands. The tunes on this collection were inspired by the work of Cafe del Mar's Jose Padilla, whose legendary soundscapes so perfectly reflected fun and games on the Spanish Isle of Ibiza, an upscale yet decadent international vacation spot. Composed and produced by Mison, the eleven tracks are a chilled-out melange of Spanish guitars, reggae-influenced bass lines, quotes from sixties bossa nova, Parisian accordions, Latin percussion, wandering easy-on-the-ears male and female voices and spacey electronica; creating a sexy yet relaxed environment that renders the listener relaxed, alert and willing to travel wherever the music goes. Augmented by guest stints from DJ Pathaan (who produced the groundbreaking Global Sunset series), French jazz producer Christophe Gaze, trumpet player Steve H, violinist Andreas Gyarfos, and singers Silvana Malta, Tanja Thulau and Tony Sayer, the mood of the set is sophisticated, exotic and close-to-the-bone, mutable yet cohesive. --Christina Roden

http://www.myspace.com/cantoma

Roza - mor karbasi






Mor Karbasi is a singer-songwriter born in Jerusalem, and now based in London.
One of her main projects is Ladino music, also known as Judezmo, Spanyolit, or Sephardic - the ancient language and music of the exiled Jews of Spain. She writes original material, as well as singing traditional songs. She has been compared to Mariza and Yasmin Levy, but has a strongly individual sound, whichever type of music she sings.
Karbasi's heritage is mixed Moroccan and Persian, and according to her Moroccan grandfather, "the blood remembers," meaning that before this her ancestors came from Spain. Her connection to this culture is expressed passionately through her music.

http://www.myspace.com/morkarbasi

Prayer in Passing - anoushka shankar





Anoushka Shankar (Bengali: , born 9 June 1981) is a sitar player and composer in the United States. She is the daughter of Ravi Shankar, Indian sitar player, and Sukanya Rajan, a bank employee. Through her father, she is the half-sister of Grammy Award winner Norah Jones.

http://www.anoushkashankar.com/

Sitar Kraliçesi: Anoushka Shankar
Shankar soyadı mutlaka size bir şey hatırlatıyordur. Anoushka Shankar (Anoşhika Şankar olarak okunuyor) efsanevi sitar çalgıcısı ve dünyanın en çok tanınan klasik Hintli sanatçısı Ravi Shankar’ın kızı. Şu an 24 yaşında olan bu genç, güzel ve yetenekli bayan müzik yaşamına dokuz yaşında babasından aldığı eğitim ile başlamış. Özellikle Kuzey Hindistan’ın geleneksel folk müziğini dünyaya tanıtan ve o müziğin nasıl sunulması gerektiğine dair devrim yaratan bir sanatçının kızı olması, Anoushka Shankar’ın müzik hayatında kolaylıklar sağlamadı . Her iki tarafı keskin bıçak olan müzik piyasasında var olmak için ünlü bir babanın yanı sıra yeteneğe ihtiyaç olduğu kesin. Ayrıca erkeğin dominant olduğu bir müzik enstrümanında kadın olarak ön plana çıkmanın zorluklarını anlatmakla bitmez. Ancak Anoushka Shankar bu zorlukları büyüleyici müziğinin sessizliği kesmesi gibi aştı.

İlk albümü “Anoushka”yı 17 yaşında yapan Anoushka Shankar’a karşı ilgi yavaş yavaş ve zamanla oluştu. Beş parçadan oluşan ve babasının 4 eserinin yer aldığı bu albüm kritiklerden tam not almasına rağmen sanatçıyı küçük bir kitleye tanıttı. 2000 yılında gelen “Anourag” albümü ise çok olumlu kritikler almasa bile Anoushka Shankar’ın müzik olarak olgunlaştığını ve sitar çalma stilinin geliştiğini gördük. 2001 yılında gelen “Live At Carnegie Hall” canlı performansı ise sanatçının müzik hayatındaki kilometre taşı oldu ve kendisinin dünya çapında tanınmasına vesile oldu. Peter Gabriel ‘in WOMAD festivalinde yer alan sanatçı, aynı zamanda İngiltere Parlamentosu tarafından sanata ve müziğe olan katkısından dolayı ilk defa bir kadına verilen onur nişanı ile ödüllendirildi. Kısa ama yoğun bir müzik macerasına sahip olan sanatçı, EMI etiketi ile Mart 2006 tarihinde çıkacak olan yeni albümü “Rise” ile karşımızda olacak.

“Rise” albümünde Anoushka Shankar bilinçli olarak tamamen Raga melodilerine sadık kalarak müziğinin yapı kurallarını genişletmiş. Hindistan’ın en iyi müzisyenleri ile çalışan sanatçı, geçmişi ve gelecekteki farklılıkları aynı çatı altında başarıyla harmanlamış. Yeni albümün en büyük özelliği, tüm performansçıların teknik detaylardan uzak, tutku dolu renkli müzik işlemelerinin hissediliyor olması. İlk defa kendi bestelerini yapan sanatçı albümdeki dokuz parçanın bestecisi, ‘Red Sun’ ve ‘Beloved’ parçalarında sitar bile kullanılmamış olsa bile. Zamanlama olarak kusursuz olan “Rise” albümü, Ravi Shankar ve Tabla virtüöz Zakir Hussain’in dünya platformuna taşıdığı Hindistan müziğine inanılmaz bir ilgi olan dönemde piyasaya çıkacak. Bu da albümün beklenenden daha fazla bir kitleye ulaşmasını sağlayacak. Umarım durum böyle olur çünkü bu albüm ilginizi hak edecek kalitede.

Albümün açılış parçası ‘Prayer in Passing’ çok keyifli ve basit bir melodi sentezine sahip. Parça Anoushka Shankar’ın sitarının öncülüğünde ilerleyen Flamenko piyanosu, mohan veena (yatay gitar), tabla, bansuri ve Orta Doğu düdüğü ile süslenen altı dakikalık bir müzik ziyafeti. Müziğin ve ruhun bütünleştiği geleneksel Hindistan melodileri albümün en doruk noktasında varlığını gösteriyor. Parmaklar ve insan sesi ile yapılan müzik adeta Tanrı’ya sunulan bir adak . ‘Red Sun,’ parçasında konnokol olarak bilinen meşhur Hindistan vokal perküsyon tekniği kullanılmış. İnsan vokallerinin teknolojiyi alt ettiği eşsiz bir örnek. ‘Mahadeva’ parçası felsefeyi müziğe dönüştüren bir araç. Siva’ya (Kuzey Asya mitolojisindeki Brahma tanrısının yaratıcı/yok edici görüntüsü) adanmış bir bhakti (tutku) bestesi. “Rise” albümünün bir diğer özelliği ise yoğun bilgisayar programcılığından arınmış olması. Bilgisayarlar sadece geleneksel enstrümanların melodilerini yakalayıp işlemekte kullanılmış. Bu da albüme doğal bir kişilik kazandırmakta. ‘Solea,’ parçasında Hint ve Flâmenko müzikleri birleşip iki uçta yer alan çingene ruhunu canlandırıyor. Albümün kapanış parçası ‘Ancient Love’ teknolojik ve klasik yapıların birleştiği kusursuz bir organizma. Yaklaşık 11 dakikanın üstünde olan parça solist Tanmoy Bose’nin gazel havasında acı inlemeleri ile açılıyor ve sürekli yüce bir oluşumun varlığını sorguluyor. İnsanların gittikçe şizofrenleştiği günümüz dünyasında, bu tür müzikler ruhların kendilerini kaybetmemesi için bir ışık niteliğinde. “Müzik ile tedavi” daha ne denebilir ki?

“Rise” aynı tutkudan doğan müziği ve felsefeyi birleştiren bir albüm. Ravi Shankar’ın olgun çalışmalarına kıyaslandığında albümde elbette eksik noktalar var ancak çok ilerici ve ufuk açıcı. Özellikle 24 yaşındaki bir sanatçının emeği ile ortaya çıkmış olması ise ayrı bir olay. Ana konsepti huzur ve müzik ile meditasyon olan albüm , modern yaşamın ezici yükünü biraz olsun katlanabilir hale getiren bir oluşum. Bazılarımız için güneşi doğuran , diğerlerimiz için batıran bir albüm olacağı kesin. (kaynak: tikabasamuzik.com)

Djelem - Esma Redzepova





Esma, a Gipsy from the city of Skopje, as she calls herself, raised by the late Stevo Teodosievski, revolving the world and broadening the acquaintance of Macedonia and Skopje, last year celebrated 40 years undeniably prolific work. According her achieved acknowledges and successes, she is, indeed the most successful performer of all times. Further more, going deeper into her intimate, private life we become aware that she is our second Mother Teresa.

Namely, Esma not having the luck of being a natural mother, she brought up 5 children in her own house, and other 47 are proud the say that Esma is their mother and father. Nowadays, each year, giving concerts around the world, which have never been noticeable in our media; in complete anonymity she raises money for her armaments, educating them, above all providing them blissful and normal life. Never have knocked on state institutional doors, years from now, Esma, lives and works like a benevolent institution being for much replacement for the society. Even her monograph and her web page are sponsored by her own means and again it is not for sale but only given away as a present.

Esma lives in democracy, accepting the trade market even in the culture and being a great worker and quality, nothing ever is unconquerable. It is beyond doubts, that she is completely civil and intellectually orientated person, suffering a great soreness in her soul not only because of her husband’s earlier departure from this world but also because living in a society that has a huge trouble understanding magnanimities like her and finding a way to reimburse at least with a crumb of love. Perhaps it is understandable why Esma held her hands upon Vasil Tupurkovski when he stated, “We are all Macedonia”!, finding a bit of hope that after all something is going to be changed.

Author: Darko Markovic

http://www.esma.com.mk/default.htm

romanların prensesi olarak kabul edilen ünlü şarkıcı... yaşayan en güçlü roman sesidir denebilir. küçük yaşlarından itibaren doğup büyüdüğü makedonya'da roman müzikleri yorumlamaya başlamıştır. genç kızlığından beri birlikte müzik yaptığı stevo teodosievki ile evlenmiş ve onun orkestrasıyla çalışmalarına devam etmiştir. özellikle romanların resmi milli marşı olan djelem djelem (dzelem dzelem veya gelem gelem olarak da bilinir) parçasına getirdiği yorum inanılmaz başarılıdır. redzepova roman göçünün kaynaklandığı hindistan'in rajasthan bölgesine de gitmiş ve kökleriyle tanışmıştır. aynı zamanda makedon ve balkan halk türkülerini de büyük başarıyla yorumlar redzepova. djelem djelem yorumu, roman kültürü üzerine çok önemli bir film olan gadjo dilo'nun final sahnesinde de kullanılmıştır

Ekşi Sözlük'ten

24 Mayıs 2010 Pazartesi

One day - melody gardot





Melody Gardot (born February 2, 1985 in New Jersey) is an American jazz singer, writer and musician in Philadelphia, Pennsylvania. She has been influenced by such blues and jazz artists as Judy Garland, Janis Joplin, Miles Davis, Duke Ellington and George Gershwin as well as Latin music artists such as Stan Getz and Caetano Veloso.[1]
Gardot follows the teachings of Buddhism, is a macrobiotic cook[2] and humanitarian who often speaks about the benefits of music therapy. She has visited various universities and hospitals to speak about its ability to help reconnect neural pathways in the brain, improve speech ability, and lift general spirits. In a recent interview she was rumored to be working closely in a university in the United States to help develop a program for music therapy and the management of pain, something she has spoken about establishing in the future on her own.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Masar - le trio joubran






Le Trio Joubran, three brothers descending from a family of « Oud » makers and players since four generations... the grand grand-father, the grand-father, the father and now, Samir, Wissam and Adnan have transformed this instrument into a passion, a skill, a life...

Their mastery of « Oud » is singular and so are the harmony and the synchronization that they perform all over the world, before different publics united by the Trio's authenticity and excellence.

The percussion is performed by the master Youssef Hbeisch who enriches the Trio's compositions by enchanting rhythms and notes.

Le Trio Joubran, three brothers from Palestine, musicians sought after worldwide, are progressing in their art thanks to a big amount of individual and collective effort and to the deep love and respect of music and public.


http://www.letriojoubran.com/en

Ja Funmi - King Sunny Ade





King Sunny Ade, sometimes also called the Minister of Enjoyment, was born in Oshogbo, Nigeria in 1946, the son of a Methodist minister. He began his musical career when, after dropping out of grammer school, he drifted to Lagos and joined a highlife band. Inspired by the music of I.K. Dairo, he joined the Rhythm Dandies, led by Moses Olaiya (later known as Baba Sala, Nigeria's preeminent funny man and a prolific film maker). King Sunny was influenced by the legendary Tunde Nightingale (early Juju pioneer extraordinare) and borrowed stylistic elements from Nightingale's 'So wa mbe' style of juju.
In 1966 he formed his own band, the Green Spots. After a long eight years in which they recorded 12 LPs for the Nigeria-Africa Song label, in 1974 he entered into increasingly annoying contract hassles and a public court case. This experience prompted him into forming his own recording company linked to Decca Records. At this time he changed the name of his band to the African Beats.

King Sunny Ade and The African Beats tour with the typically large African line-up of 20-30 members. They play a spacey, jamming sort of Juju, characterized by tight vocal harmonies, intricate guitar work, backed by traditional talking drums, percussion instruments, and even adding the unusual pedal steel guitar and accordian.

3 Women Walking - ottmar liebert






Ottmar Liebert (born 1959)[1] is a German-born composer and guitarist, born to a Chinese-German father and a Hungarian mother. As a child, he spent most of his time traveling Europe and Asia with his family. Ottmar leads an ensemble called Luna Negra ("Black Moon"), which has gained popularity performing as a touring band and recording music albums in a "Nouveau Flamenco" style.

http://www.ottmarliebert.com/

Close Without Touching - david arkenstone, kostia & david lanz





David Lanz (born June 28, 1950 in Seattle, Washington) is a Grammy-nominated New Age pianist. He has released 13 albums, each having some chart success.[vague] His most famous album, Cristofori's Dream, topped the New Age charts in 1988, which was No. 1 on Billboard's first adult alternative/New Age chart for 27 weeks and eventually sold platinum.

http://www.davidlanz.com/

Baghdad - jesse cook





Jesse Cook is a Toronto-based Nuevo Flamenco guitarist, born in Paris to Canadian parents. Like other guitarists of his style of music, he incorporates jazz, latin & world music into his playing. Cook is also well known for the energy of his live shows. He has contributed to the Afro Celt Sound System album Seed, and often has other popular recording artists contribute vocals on his own albums. He has recorded on the Narada label.
Born in Paris in 1964 to photographer and filmmaker John Cook and television director and producer Heather Cook, Jesse Cook spent the first few years of his life moving between Paris, Southern France and Barcelona. As a toddler he was fascinated by the guitar and tried to emulate the sound he heard coming from his parent’s recordings of Manitas de Plata, a famous Gypsy guitarist from the region of Southern France known as the Camargue.
After his parents separated, Cook and his sister accompanied his mother to her birth country, Canada. Recognizing the musical aptitudes of her son, lessons followed at Toronto’s Eli Kassner Guitar Academy. Kassner's other famous pupil was classical guitarist Liona Boyd.
While Cook was still a teenager, His father retired to the French city of Arles in the Camargue where his neighbor just happened to be Nicolas Reyes, lead singer of the flamenco group the Gipsy Kings.
During frequent visits to Arles, Jesse Cook became increasingly fascinated by the “Camargue sound”, the rhythmic, flamenco-rumba approach that could be heard on many corners and cafés in the “gipsy barrio”.
Back at home, he continued his studies in classical and jazz guitar in some of North America’s most prestigious music schools, including the legendary Berklee College of Music in Boston. He has often quipped that he later attempted to unlearn it all while immersing himself in the oral traditions of Gypsy music. This helped him widen his range of musical tastes.

The 1995 Catalina Jazz Festival was a turning point in his career. His debut album 'Tempest' had been independently released in Canada. Within a month, a deal with American company Narada allowed them to be booked at the Catalina Jazz festival. Originally the band was to perform during the twenty minute intermissions in a little bar downstairs from the main stage. His performance was well appreciated, so appreciated in fact that Cook was invited to give a performance on the main stage. Shortly afterwards, Tempest entered the American Billboard charts at
Cook has recorded seven studio albums, two live DVDs and has traveled the world exploring musical traditions that he has blended into his style of rumba flamenco. In addition to headlining concerts and festivals, he has opened for such legends as B.B. King, Ray Charles and Diana Krall. He has performed with Welsh soprano Charlotte Church on the Tonight Show and toured with legendary Irish band, The Chieftains.
His music has been featured on several episodes of Sex in The City, The Chris Isaac Show and several Olympic Games.
In 2001, Cook won a Juno Award in the Best Instrumental Album category for “Free Fall.” In 2009, he was Acoustic Guitar Magazine's Player's Choice Award silver winner in the Flamenco category (gold went to Paco de Lucia). He is a three-time winner of the Canadian Smooth Jazz award for Guitarist of the Year and numerous other awards.

http://www.jessecook.com/#/home/

in this world, MOBY



Navras - juno reactor vs don davis






Juno Reactor are a musical and performing act known for the cinematic fusion of electronic, orchestral and global music. Central to the project is Ben Watkins, and his collaborations with a constantly changing ensemble of musicians from across the world, including percussionist Mabi Thobejane from South Africa along with countrymen Amampondo, Eduardo Niebla, Steve Stevens, Greg Ellis, Taz Alexander, Ghetto Priest, Sugizo and recently Yasmin Levy. They also collaborated with composer Don Davis for the musical score of the film The Matrix.
Originally Juno Reactor was formed as an art project in 1990; Ben Watkins wanted to collaborate with other artists to produce and be involved in exciting projects that were not commercially driven. He wanted to create experimental music/non musical soundtracks that would work with installations, art pieces and film projects.


http://www.reactorleak.com/

Coldplay - Clocks





Coldplay, İngiliz alternatif rock müzik grubu. Grubun dört üyesi vardır: grubun piyanisti, gitaristi ve solisti olan Chris Martin, bas gitaristi Guy Berryman, bateride Will Champion ve gitarda Jonny Buckland.

http://www.myspace.com/coldplay

Gracias a la vida - eva ayllon





Eva Ayllón (born February 6, 1956 as María Angélica Ayllón Urbina), a composer and singer, is one of Peru's foremost Afro-Peruvian musicians, and one of the country's most enduring stars.

http://www.evaayllon.net/

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Deep In The Sweet Water - rasputina





Oh Perilous World, the sixth full length album from chamber-rock trio Rasputina, was performed by the band's creator cellist/lead singer Melora Creager and drummer Jonathon TeBeest with second chair Sarah Bowman contributing additional vocals.
Creager wrote the songs featured on Oh Perilous World over the last two years after deciding current world events were more bizarre than anything she could scrounge up from the distant past. She obsessively read daily news on the Internet, copying words, phrases and whole stories that especially intrigued her. She compiled a vast notebook of this material from which the Oh Perilous World lyrics are culled. "Champion" is mostly the translation of an Osama Bin-Laden speech; "Child Soldier" references the phenomenon of African children's armies; "In Old Yellowcake" utilizes imagery of the destruction of Fallujah. This is coupled with the albums overall narrative of Mary Todd Lincoln as Queen of Florida, with her blimp armies having attacked Pitcairn Island, where Fletcher Christian's son Thursday emerges as a resistance icon, before the record's grand end and subsequent denouement. The songs were recorded primarily with cello and drums, but despite this simple palette Rasputina create a wide range of textures and affects, including what seems to be electric guitars and violins — but is actually cunningly played and recorded cello.
Born and raised in Kansas, Creager comes from a musical family and received classical training. At 18 she moved to New York City to attend Parsons School of Design. While majoring in photography she began playing her cello in rock bands and became involved with drag performers. She formed "The Fingerlakes Trio," a falsely geeky classical group that performed covers of disco hits, before joining NYC's Ultra Vivid Scene who recorded three albums for cult British label, 4AD. It was her first exposure to the professional rock world — UVS opened for label mates like The Pixies, Belly and Throwing Muses. Following a tour with Nirvana as a cellist on their In Utero tour she desired to do a project of her own, and she created Rasputina.
The concept for the group came to her fully formed; the idea was written as a manifesto. Her intention was to create an electric cello choir — no boys or guitars allowed. Through want ads she recruited like-minded young cellists. Rasputina evolved, employing elaborate costuming, as they were unable to move about while forcibly stationary in their chairs. What began as strictly "Victorian Whites" — bloomers, corsets and hoopskirts, has evolved into an amalgam of historical feminine icons — Indian princesses, Hawaiian handmaidens and fallen medieval queens, Rasputina keeps their cultish following enthralled with intimate recitals and post-show receiving lines.

devamı: http://www.rasputina.com/

There is an end - the greenhornes with holly golightly





Holly Golightly (born Holly Golightly Smith, 1966, London)[1][2] is a British singer-songwriter. She was the girlfriend of The Headcoats' drummer Bruce Brand, and after an impromptu singing performance joined the all-girl garage band Thee Headcoatees, staying with the band for four years until 1995.[1][3] For her solo career, she draws from rhythm and blues, rockabilly, and sounds of the 1960s or earlier.[1][3] She has released thirteen studio albums of her own and has collaborated with other artists, such as Billy Childish, Rocket from the Crypt and The White Stripes.[1]
She performed two songs on the soundtrack of the movie Broken Flowers: "There Is an End (Featuring Holly Golightly)" by The Greenhornes & Holly Golightly (which can also be found on the Greenhornes' album Dual Mono), and "Tell Me Now So I Know" by Holly Golightly (found on the album Truly She Is None Other), which is a song originally written by English singer/songwriter Ray Davies of The Kinks.[2] She is also a collector of rare old songs which she often covers.[2]
Most recently, Holly has teamed up to form a duo, recording and touring extensively with her long time bandmate Lawyer Dave. As Holly Golightly and The Brokeoffs, they have released three albums to date, You Can't Buy A Gun When You're Crying in 2007, Dirt Don't Hurt in 2008 and Medicine County in 2010.[1] You Can't Buy A Gun When You're Crying was inspired by comedian Lord Carrett's joke "I learned a lot from my second marriage... I learned they won't sell you a hand gun if you're crying..."

http://www.hollygolightly.com/

dance me to... - madeleine peyroux





Madeleine Peyroux [pronounced like the country Peru] was born in Athens, Georgia, she grew up between Brooklyn, Southern California and Paris, though it was in the City of Light where she found her voice. As a teen she was drawn to street music, and in 1989 she started to perform with a group of buskers. She then joined the Lost Wandering Blues & Jazz Band, becoming the only female in the group, which toured around Europe for several years.

Madeleine burst onto the recording scene in 1996, with her stunning debut album Dreamland. Madeleine was greeted with a veritable torrent of gushing reviews. Most raved about her smoke-and-whiskey vocals, often comparing her to the late, great Billie Holiday. Others wondered how someone so young could perform classic songs by Holiday, Bessie Smith and Patsy Cline so convincingly as to make them sound like her own. Time magazine pronounced the groundbreaking Dreamland "the most exciting, involving vocal performance by a new singer this year."

Madeleine, then an American who had been living in Paris as a street musician, suddenly found herself on the fast track to fame. Appearances at Lilith Fair and jazz festivals, and opening tours for Sarah McLachlan and Cesaria Evora followed, while Dreamland's sales reached an impressive 200,000 copies worldwide. "It was great," recalls Madeleine. "I got to perform with fantastic musicians. I got to see Nina Simone live. I could've kept running with it, but instead I stepped back and took a breather."

Careless Love on Rounder Records released in Sept. 2004, eight years after the release of Dreamland. Waiting that long to release her sophomore album is admittedly not a typical career move, but then Madeleine is not a typical artist.

Careless Love, produced by Larry Klein (Joni Mitchell, Shawn Colvin), will features songs as old as W. C. Handy's bluesy title track, popularized by Bessie Smith in the late 1920s, and others as recent as Elliott Smith's folky "Between the Bars." Madeleine also covers material as diverse as Hank Williams' "Weary Blues" and Leonard Cohen's "Dance Me to the End of Love."

Madeleine spent much of the time between Dreamland and Careless Love out of the public eye. But she never stopped singing, returning to her busking roots with street performances and club dates around the world from Los Angeles (to New Orleans to New York City) to Western Europe before being signed by Rounder Records in 2003.

Careless Love was a worldwide sales and critical success, putting Madeleine back on fame's fast track.

Madeleine's followed up Careless Love with Half the Perfect World, released Sept. 2006, again pairing Madeleine and producer Larry Klein. Half the Perfect World builds on and expands on the direction set with Careless Love, featuring a broad range of songwriters include Madeleine herself.

http://www.madeleinepeyroux.org/

Bach en dub - saint privat





2004 yilinda elektronik tarzda muzik yapan klaus waldeck'in (avusturya), muzigini valerie sajdik'in (france) sesi ile birlestirmesi ile olusan proje grubu. projenin ismi valerie sajdik'in yasadığı ve de fransa'nin guneyinde yer alan saint privat kasabasindan almistir.

http://www.myspace.com/saintprivat

13 Mayıs 2010 Perşembe

Hurricane - bob dylan





Bob Dylan (d. 1941 Minnesota). Bay Abraham ile Bayan Beattie'nin oğlu olarak dünyaya geldi. İlk ismiyle, Robert Allen Zimmerman. Rusya'dan göç eden Yahudi atalarının niçin bir Alman soyismi taşıdıkları hakkında bir fikir bulunmamaktadır. 2004'de yazdığı "Chronicles: Volume One" adlı biyografisinde, babaanesinin Kırgız ve Türk asıllı olduğunu ve İstanbul'dan Odessa'ya göç ettiğini de yazmıştır.
Sonradan "Huzurevine oranla daha fazla kişinin öldüğü yer" olarak tanımlayacağı üniversiteden atıldığında, henüz 18 yaşında bir gençti. Yirmisinde ise dağınık ve kirli saçları, eski püskü giysileri, omzunda gitarı ile New York'ta, "Beatnic"lerin arasında bulunmuştur. Ona göre New York "Henüz çok fazla insanın gitmediği, gidenin de geri dönmediği" bir yer ve oraya gitmek, "Aya gitmek gibi bir şey"dir.

http://www.bobdylan.com/

The weight - the band




bob dylan'la birlikte

The Band, 1960’lı yılların sonu ve 1970’li yıllarda ününün doruğuna ulaşmış ve üyelerinin bir bölümü Kanadalı bir bölümü de Amerikalı olan efsanevi Folk-Rock grubu
Grup önceleri efsane bir Kanadalı folk-rock şarkıcısı Ronnie Hawkins ile beraber “The Hawk” ismiyle çalışmış.Daha sonra “The Band” ismini alan grup özellikle Woodstock Konserinde gösterdiği performans ile Rock tarihinin en en önemli gruplarından biri hale gelmiştir..Robbie Robertson, grubun neden “The Band” adını aldığını anlatırken, “aslında grubun bir ismi yoktu ama gittiğimiz konserlerde herkes “orkestra nerede? ” diye bizi çağırarak seslendiği için Orkestra anlamına gelen “The Band” ismini grubun ismi olarak belirlediklerini” anlatmıştır.
Grubun muhteşem konser performansları gruba büyük bir ün kazandırken Temmuz 1968’de çıkardıkları ilk albümleri “Music from Big Pink” bugün Rock tarihinin en önemli albümleri arasında yerini almıştır. Albüme adını veren “Big Pink” aslında sadece grubun bu albümü çıkarmak için bir araya geldiği pembe boyalı bir kır evinin adıdır.Albüm 1968 yazında çıkar çıkmaz büyük bir ilgi görmüş ve grubun müzik stili ve seçimi bir çok Rock müzisyenini de etkilemiştir.Eric Clapton, daha sonraları bu albümü ilk dinlediğinde grubun müziğine büyük bir hayranlık duyduğunu ve Amerika’ya gidip bu gruba katılmayı düşündüğünü söylemiştir.
Grup büyük bir hayranlık besledikleri Bob Dylan ile de beraber çalışmış ve Bob Dylan ile beraber “The Basement Tapes”ve “Before the Flood” isimli Live albümleri de çıkarmıştır.Bob Dylan ve The Band bundan başka Bob Dylan’nın başta “Planet Waves” olmak üzere birkaç albümünde de beraber çalmıştır.Martin Scorsese’nin çektiği ve bugüne değin çekilmiş en iyi müzikal filmlerden biri sayılan “The Last Waltz” adlı film/konser bir Şükran gününde grubun aslında izleyicilerine “Elveda” dediği bir filmdir.The Band, bu filmde müzikal hayatlarında yollarının kesiştiği her biri birbirinden ünlü yıldızlarla aynı sahneyi paylaşmıştır.Bu filmde yer alan sanatçılardan bazıları şunlardır: Bob Dylan, Eric Clapton, Neil Young, Neil Diamond, Emmylou Harris, Paul Butterfield, Muddy Waters.. devamı: http://tr.wikipedia.org/wiki/The_band

http://theband.hiof.no/

I've got Dreams to Remember - otis redding






Otis Ray Redding, Jr. (September 9, 1941 – December 10, 1967) was an American soul singer. Often called the "King of Soul", he is renowned for an ability to convey strong emotion through his voice.[1][2] According to the website of the Rock and Roll Hall of Fame (where he was inducted in 1989), Redding's name is "synonymous with the term soul, music that arose out of the black experience in America through the transmutation of gospel and rhythm and blues into a form of funky, secular testifying."[3] In addition, rock critic Jon Landau said in 1967, "Otis Redding is rock & roll".[4] Redding died in a plane crash at the age of 26, one month before his biggest hit, "(Sittin' On) The Dock of the Bay", was released.

http://www.otisredding.com/

Femme Fatale - the velvet underground






The Velvet Underground (The Velvets olarak da bilinir) 1965`te Amerika`da kurulan rock grubu. Lou Reed grubun en öne çıkan elemanıdır. Zaman zaman onun ismiyle de anılır.
Gerçek anlamda 5 yıllık birliktelik sürecinde ticari olarak çok başarılı olamasalar da, Kadife Yeraltı zamanın en önemli gruplarından biri olarak kabul edilir. The Velvets`in daha sonra ortaya çıkacak müzik türlerinin öncülüğünü yapması, şarkı sözleri ve Lou Reed`in vokali grubu müzik tarihindeki yerine koyar.

http://www.thevelvetunderground.co.uk/

The Bible Black - Black Sabbath





Black Sabbath`in elemanları bir işçi sehri olan Aston (Birmingham, İngiltere) da birbirlerinden bir mil uzaklıkta yetiştiler ama çocukluk arkadaslıkları pek de dostça değildi. Genç John Michael (Ozzy Osbourne) (3 Aralık 1948) mahallenin kabadayısı Frank Anthony (Tony Iommi) (19 Şubat 1948) tarafından eziyet görüyordu. Öte yandan Terrance Geezer Butler (17 Temmuz 1949) ise gizem ve fanteziye kurulu bir dünyada yaşayan fazlasıyla asi bir serseriydi. Üclüde müziğe birbirlerinden habersiz başladılar ve farklı gruplarda çaldılar, ama çaldıkları gruplar çabucak sönüyordu. Sonunda kendilerini davulcu William Bill Ward (5 Mayıs 1948) la birlikte aynı grupta buldular. 1967'de `Polka Turk`u oluşturdular. (Vokalde Osborne, Iommi gitarda, bassta Butler, davulda Wards, ritmik gitarda Jimmy Philips ve saksofonda Acker.) Philips ve Acker sonradan atıldılar. Ve dörtlü kendisini Earth |Blues Company| olarak adlandırdı. Bu adı daha sonra kısaltarak `Earth` yaptılar. Blues ve rock müziği yapan grup bir çok yerel klüpte çalmaya basladılar ve hatta kendilerine küçük bir izleyici kesimi edindiler. 1969'da Iommi Jethro Tull ile birlikte çalmak için gruptan ayrılmasına rağmen birkaç ay sonra yeni bir fikirle eski grubuna geri döndü. İnsanların korkmak için korku filmlerine para verdiren fenomenden etkilenen Iommi korkunç müzik yapmaya karar verdi. Tarihin değişimi başlıyordu. Butler'in gizeme olan ilgisi ile gazlanan grup esrarlı ve düşündürücü sözleri olan şarkılar müziği insana korku veren şarkılar bestelemeye başladılar. Wicked World ve efsanevi şarkılarından biri olan Black Sabbath'ı da içeren Black Sabbath albümünü 1930'ların Boris Karloff filmlerinden esinlenerek yine aynı isimle Black Sabbath olarak çıkarttılar. Sanırım kaderin tuhaf bir oyunu grubun gelişmekte olan kariyerini nerdeyse durduracak bir olay tam tersine çevirdi, grubu kendilerine özgün bir yere kavuşturdu. 1970 de daha kendi isimlerini taşıyan albümlerini çıkarmadan kısa bir süre önce Iommi bir iş kazası sonucu sağ elinin parmak uçlarını yitirdi. Solak gitarist hassas parmaklarıyla gitarin perdesine basmayı çok acı verici bulduğundan geçiçi olarak plastik parmaklık takmaya basladı , ayrıca daha alcak bir ses tonu vermek ve daha kolay çalmak için gitarin akordunu değiştirdi. Sonuç şarkılarının sözlerini yakalayan kasvetli, blues esintili temalarla birleşen derin, çamurlu ve boğuk bir sesti. Çoğunluğu Butler tarafından bestelenen şarkılar kötülük, şeytan, büyücülük ve savaş temalarına dayanıyordu. Black Sabbath 1970 de piyasaya çıktı ve İngiliz listelerinde 13. sıraya girdi. Arkasından 1971 de bunu gercek bir Heavy Metal albümü olan Paranoid izledi. Bu albümde Osbourne`un feryat eden vokellerinin dehşetli karışımı Iommi'nin akıcı, sürükleyici gitar rifleri Butler'ın gümbürdeyen bası ve Ward'ın coşkulu davulu albümü büyük bir ticari başarıya ulaştırırken War Pigs, Paranoid ve 99'da Grammy de "Best Metal Perfermance" alan Iron Man gibi heavy metal klasiklerini çıkarttılar. Paranoid isimli şarkı aslında Iommy'nin albümün sonunda kalan boşluğu kapatmak için aklındakı bir melodiyi diğer elemanlara söylemesiyle ortaya çıkmıştı.Parçaları gönderdikleri plak şirketi Paranoid'i o kadar beğendiki gruba bile haber vermeden albümün ismini Paranoid olarak değiştirdi. Paranoid İngiltere listelerinde 1 numara olurken, Amerika listelerinde 8 numaraya kadar çıktı. Takribi 1 sene listelerde yer alan albümle grup hem Atlantik'in iki yakasında mükemmel ve ateşli bir hayran kitlesi kazandı hem de platin plak aldı. Grubun şeytani armonik sesleri ve yaşam tarzları başta bahsettiğimiz tutucu organizasyonlar ve de aile grupları tarafından nefretle izlenmeleri sonucunu doğurdu. Bugüne kadar tüm üyelerinin çoğunluğunun sadık katolikler olmasına rağmen şeytanın kilisesi (Church of Satan) Black Sabbath'ın müziğini kucakladı ve grup üyeleri kendi baglı oldukları kilise tarafından şeytana tapmakla suçlandı. Alkol ve uyuşturucuya dayalı çılgın yaşantıları haklarındakı söylentileri iyice arttırdı ve grup dünyadaki milyonlarca anne ve babanın korkulu rüyasi oldu. Daha sonra aynı yıl Sweet Leaf adli haşhaş taraftarı Into The Void ve Children Of The Grave destanlarından oluşan Master of Reality adlı albumu 1971'in Ağustosunda çıkardılar. Master of Reality Amerikan listelerinde ilk ona girdi ve neredeyse bir sene bestseller olarak kalmayı basardı. `Volume 4` 1972'de yayınlandı. Los Angeles'taki Record Plant'ta kaydedilen albümdeki şarkı sözleri haşhaşin faziletlerini sürmekten kokainin yol açtığı deliliği anlatmaya dönüştü. Aslında bu grubun bir bakımada kendini anlatmasıydı. devamı: http://tr.wikipedia.org/wiki/Black_Sabbath

http://www.black-sabbath.com/

Losing my religion - R.E.M / drive









R.E.M. 1980'da ABD'de kurulan bir alternatif rock grubudur. Grup Michael Stipe, Peter Buck ve Mike Mills'ten oluşmaktadır.
Ocak 1980'de Michael Stipe ve Peter Buck bir müzik dükkânında tanıştılar. İkisi de punk rock müziğinden hoşlanmaktadır, bu yüzden ikisi kısa zamanda iyi arkadaş oldular. İkili daha sonra beraber müzik yapan Mike Mills ve Bill Berry ile tanıştılar. Müziği çok seven bu dörtlü kendi aralarında şarkılar yazmaya başladılar. 5 Nisan 1980'de ilk konserini veren grup, Stipe'ın sözlükten rastgele seçimi ile "R.E.M." ismini kabul ettiler. Grup üyeleri müzik yapmak istedikleri için okullarını bıraktılar. 1981'de ilk kez Güney Amerika'yı turladılar.
1981 yazında ilk single "Radio Free Europe" yayınlandı. Şarkı birden bire tüm üniversite radyolarında çalınmaya başlandı. Grup başarı sayesinde ilk EP'leri Chronic Town'ı kaydetti. Bu sırada grup I.R.S. Records ile anlaştı ve bu EP, plak şirketinin de ilk yayını oldu. Bu EP NME dergisinden iyi eleştiriler alınca grup ilk albümü Murmur'ı kaydetti. Albüm Rolling Stone dergisinde yılın albümü seçildi ve Billboard listelerinde 36. oldu. Ancak yine de plak şirketinin beklentisinin altında kaldı.
Grup Late Night with David Letterman programına çıkarak ilk kez televizyona çıktı. 1984 tarihli yeni albüm Reckoning yine güzel eleştiriler topladı. 1985'te çıkan Fables of the Reconstruction diğer R.E.M. albümlerinden çok farklıydı. Stüdyo aşamaları zor geçmişti ve grup dağılma tehlikesi atlatmıştı. Stüdyo zamanı yaşanan sert kışın da etkisiyle çok karanlık bir albüm aldı ve karışık eleştiriler topladı. Bu da I.R.S'i grubun beklenen patlamayı gerçekleştiremediği için endişlendiriyordu.
Dördüncü albüm 1986 tarihli Lifes Rich Pageant ise Stipe'ın vokalinin geliştiği ve daha öne çıktığı bir albümdü. Albüm ile R.E.M. ilk altın plağını aldı ve bundan önceki albümlerinin de satışını arttırdı. R.E.M. yavaş yavaş ünlenmeye başlarken yayınlanmamış kayıtlarını ve B-Side'ları Dead Letter Office albümü ile yayınladı ve "Succumbs" adlı video toplamalarını yayınladılar.
1987'de 5. albüm Document yayınlandı. Albüm o ana kadarki en büyük R.E.M. albümü olmuştu. R.E.M.'in politik yönünü de gösteren albüm ilk 20'ye çıkan ilk single "The One I Love" ve grubun MTV'ye çıkmasını sağlayan "It's the End of the World as We Know It (And I Feel Fine)" şarkısını barındırıyordu. Rolling Stone grubu Amerika'nın en iyi rock 'n roll grubu olarak tanımlıyordu.
devamı: http://tr.wikipedia.org/wiki/R.E.M.

http://remhq.com/albums.php

U2, One






U2, Dublin, İrlanda kökenli rock grubu. Bono (vokal ve gitar), The Edge (gitar, klavye ve vokal), Adam Clayton (bas gitar) ve Larry Mullen Jr. (davul ve perküsyon) grup üyelerini oluşturmaktadır.
U2 1976 yılında, grup üyeleri henüz lise çağındayken ve müzikle ilgili sınırlı yeteneklere sahipken kuruldu. Fakat, dinî ritüelleri anımsatan soundu, Bono'nun duygu dolu sesi ve The Edge'in dokunaklı gitarı, 1980'li yılların ortalarına gelene kadar grubun uluslararası alanda büyük ün kazanmasını sağladı. Rolling Stone dergisinin deyişiyle "grubun kahramanlıktan süper starlığa yükselmesini sağlayan"[1] 1987 çıkışlı The Joshua Tree[2] albümüne kadar grubun canlı performansları albüm satışlarından daha kazançlıydı. 1991 yılında çıkan Achtung Baby ve beraberindeki Zoo TV Turu'yla bir yandan elektronik dans ve alternatif rock akımlarına, diğer yandan da kendi müziksel durgunluklarina karşılık veren grup, 1990'lı yılların geri kalan kısmında da benzer deneysel çalışmalarını devam ettirdi. 2000 yılından bu yana, önceki müzikal tarzlarını anımsatan daha geleneksel bir sound yakalamışlardır.
Dünya çapında albüm satışları 140 milyonu aşan U2,[3] ayrıca 22 Grammy Ödülü kazanarak bir rekor kırmıştır.[4] 2005 yılında, adaylıklarının ilk yılında Rock and Roll Hall of Fame'e kabul edildiler. Rolling Stone dergisinin tüm zamanların en iyi 100 sanatçı listesinde 22. sırada yer aldılar.[5] Kariyerleri boyunca Uluslararası Af Örgütü, ONE ve Bono'nun DATA (İngilizce: Debt, AIDS, Trade in Africa, Türkçe: Afrika'da Borç, AIDS, Ticaret) kampanyası gibi bir çok insan hakları ve sosyal adalet kampanyalarına destek verdiler.

http://www.u2.com/

little by little - oasis





Oasis, özellikle 1990'lı yıllarda dünyaca meşhur olmuş, Manchester çıkışlı, Brit Rock türü müzik yapan bir İngiliz müzik grubudur.
Grubun bel kemiği olan Noel Gallagher (gitarist/solist, şarkı yazarı) ve Liam Gallagher (solist) kardeşler yıllar boyunca birçok davulcu, basçı değişimi ve kendi aralarındaki çeşitli anlaşmazlıklara rağmen yola devam etmişlerdir. Yoldaşları sayılabilecek Blur ve Radiohead keskin tarz değişikliklerine giderek müziklerini Brit Rock sınırlarından çıkarmış olsalar da Oasis hala Brit Rock/Pop şarkıları yazmaktadır.
Oasis, gerek yakalayıcı melodiler barındıran hit şarkıları, gerekse de "sex, drugs & rock'n'roll" yaşam tarzlarıyla her dönem gündemde kalmayı başarmıştır. Grubun, diğer gruplara (Blur gibi) sataşmaları da özellikle İngiliz basını için hep iyi malzemeler niteliğindedir.Fakat 2009 yılının ekim ayında Noel ve Liam arasında çıkan şiddetli anlaşmazlık sonucu kardeşlerin arası ciddi biçimde açılmış, kardeşler birlikte çalışmayı reddetmiş ve grup dağılmıştır.

http://www.oasisinet.com/

Are you alright - lucinda williams





Lucinda Williams (born January 26, 1953[1]) is an American rock, folk, and country music singer and songwriter. She recorded her first albums in 1978 and 1980 in a traditional country and blues style and received very little attention from radio, the media, or the public. In 1988, she released her self-titled album, Lucinda Williams. This release featured "Passionate Kisses", a song later recorded by Mary Chapin Carpenter which garnered Lucinda her first Grammy Award for Best Country Song in 1994. Known for working slowly, Lucinda recorded and released only one other album in the next several years (Sweet Old World in 1992) before her greatest success came in 1998 with Car Wheels on a Gravel Road. This album presented a broader scope of songs that fused rock, blues, country, and Americana into a more distinctive style that still managed to remain consistent and commercial in sound. It went gold and earned Lucinda another Grammy while being universally acclaimed by critics. Since Car Wheels on a Gravel Road, she has released a string of albums that have also been critically acclaimed, though none have sold in the numbers of her 1998 breakthrough. She was also named "America's best songwriter" by TIME magazine in 2002.[2]

http://www.lucindawilliams.com/

Let me kiss you - morrisey






Steven Patrick Morrissey (born 22 May 1959), known primarily as Morrissey, is an English singer and songwriter.[1] He rose to prominence in the 1980s as the lyricist and vocalist of the alternative rock band The Smiths. After the band's breakup in 1987, Morrissey began a solo career, making the top ten of the UK Singles Chart in the United Kingdom on ten occasions. Widely regarded as an important innovator in indie music,[2] Morrissey has been described by music magazine NME as "one of the most influential artists ever," and The Independent has stated that "most pop stars have to be dead before they reach the iconic status that he has reached in his lifetime."[3] Pitchfork Media has called him "one of the most singular figures in Western popular culture from the last 20 years."[4]
Morrissey's lyrics have been described as "dramatic...bleak, funny vignettes about doomed relationships, lonely nightclubs, the burden of the past and the prison of the home."[5] He is also noted for his unique vocal style.[6] His forthright, often contrarian opinions have led to a number of media controversies, and he has also attracted media attention for his advocacy of vegetarianism and animal rights.

Horses - patti smith





Patti Smith, (d. 30 Aralık 1946, Şikago, Illinois). ABD'li müzisyen ve şair. 1975 yılında çıkardığı ilk albümü Horses ile punk rock'ın doğmasında en etkili isimlerden biri oldu. Smith, punk'ın vaftiz anası olarak çağrıldı.[1] Beat şiiri performans tarzını garage rock ile birleştirdi. Kadınsılıktan uzak diliyle disko çağına meydan okurken, Amerikan gençlerini 19. yüzyıl Fransız şiiri ile de tanıştırdı. Smith, çok geniş kitleler tarafından Bruce Springsteen ile birlikte yazdığı ve listelerde 13 numaraya kadar yükselen "Because the Night" isimli şarkısıyla tanınır. 2005 yılında, sanatçıya, Fransa Kültür Bakanlığı tarafından edebiyata ve kültüre yaptığı katkılardan dolayı "Ordre des Arts et des Lettres" nişanı verildi.[2] Ayrıca 2007 yılında "Rock and Roll Hall of Fame"e kabul edildi.

http://www.pattismith.net/

Hardly Wait - pj harvey





Polly Jean Harvey, yaygın adıyla PJ Harvey (d. 9 Ekim, 1969), İngiliz müzisyen, şarkı yazarı ve vokalisttir.
1991 yılında "Dress" isimli ilk single albümünü yayınladı. Kendine has tarzıyla, şarkı yazarlığı ve müzisyenliğiyle alternatif müzikte yerini aldı.

http://pjharvey.lucidwebs.co.uk/

Pyramid Song - radiohead





Radiohead, Oxfordshirelı bir İngiliz alternatif rock grubudur.
Grubun üyeleri Thom Yorke (baş vokal, ritim gitar, piyano ve elektronik ses işleme cihazları), Jonny Greenwood (baş gitarist, ve diğer enstrümanlar), Ed O'Brien (gitar, arka vokal), Colin Greenwood (bas gitar, synthesizer) ve Phil Selway (davul, perküsyon)'dır. Genellikle kendi dönemlerinin en yaratıcı grupları arasında gösterilirler. Bunun en büyük nedenleri de birkaç katmandan oluşan şarkıları ve bir albümlerinden diğerine müzik tarzlarındaki radikal değişikliklerdir. Albümlerini EMI gibi büyük bir plak şirketinden çıkarıyorlarsa da çoğunluk tarafından hem müzikal hem de politik bağımsızlıklarını korudukları düşünülmektedir. Albümleri dünya çapında 23 milyon satış rakamına ulaşmıştır. [1]
1986'da okul arkadaşları arasında kurulan grubun ilk teklisi 1992 yılında piyasaya sürülen Creep'tir. Başlarda fazla ilgi görmeyen parça, grubun çıkış albümlü olan Pablo Honey (1993)'de de yayımlandıktan sonra dünya çapında bir hit haline geldi ve özellikle radyolardan fazlaca ilgi gördü. Radiohead kendi ülkelerinin dışında tek-hitlik mucize olarak görülmüş olsa da kendi ülkeleri İngiltere'de ikinci albümleri The Bends (1995)'i çıkararak büyük bir hayran kitlesi elde ettiler. Bu ilginin büyük bir kısmını Thom Yorke'un etkileyici vokalleri ile grubun yoğun gitar atmosferlerine borçluydular. Thom Yorke'un falseto yorumlamaları hayranlar ve eleştirmenler tarafından beğeni topladı. Radiohead'in üçüncü albümü OK Computer (1997), grubun çok daha büyük ilgi görmesini sağladı. Hem zengin müziği hem de modern yaşamdaki yabancılaşma temalarıyla OK Computer, müzik eleştirmenleri tarafından 1990'ların en belirgin eserleri arasında gösterildi. devamı http://tr.wikipedia.org/wiki/Radiohead

http://www.radiohead.com/deadairspace/

Mannish Boy - muddy waters





Muddy Waters, gerçek adıyla McKinley Morganfield, (d. 4 Nisan 1913, Issaquena County, Mississippi - ö. 30 Nisan 1983, Westmont, İllinois), ABD'li blues müzisyeni, yaygın kanıyla " Chicago blues'un babası".
Blues müzik türünün temelini oluşturduğu varsayılan Waters, II. Dünya Savaşı öncesinde blues tarzın önde gelen adıydı. Mızıka çalmaya başlayarakj müziğe olan ilgisini hayata geçiren Waters, "Evlatlar Evi" olarak bilinen Eddie James'le tanışmasının ardından 20'li yaşlarında Willie Wilson'dan etkilendi. O dönemde sahneye çıkarak gitar çaldı. 1943 yılında Chicago'ya taşındı.1958 yılında İngiltere turnesine çıkan sanatçı geniş dinleyici kitlelerince tanınıp sevildi. Yaşamı boyunca maddi sıkıntılar çeken Muddy Waters, kamyon şöförlüğü, boyacılık gibi işlerde çalışarak bir yandan geçimini sağladı ve birçok albüm üretti. İlk çıkan elektrogitarları kullanmaktan kaçınmayan Waters, "Missisipi" takma adıyla anılmaktaydı.
Şarkı sözü yazarlığı da yapan ve Jimi Hendrix, Led Zeppelin, Rolling Stones gibi müzisyen ve toplulukların etkilendiği sanatçı, kalp yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi.
“ İnsanı iki şey blues'a iter; ya açsındır, ya da aşık.. Muddy Waters ”

Long Gone Lonesome Blues - hank williams





Hiram King "Hank" Williams (September 17, 1923–January 1, 1953) was an American country music performer. Though unable to read or write music to any significant degree, he came to be regarded as among the greatest country music stars of all time. Williams died at age 29; his death is widely believed to have resulted from a mixture of alcohol and drugs. He charted numerous number one hits in the country music world, and his songs have been recorded by hundreds of other artists, many of whom have also had hits with the tunes. Williams has been covered in a range of pop, gospel, blues and rock styles. His son Hank Williams, Jr., daughter Jett Williams, and grandchildren Hank Williams III, Holly Williams, and Hilary Williams are also professional singers. His music was widely influential, and has been covered by performers including Townes Van Zandt, Bob Dylan, Beck Hansen, Johnny Cash, Tony Bennett, Patsy Cline, Ray Charles and Louis Armstrong.[1][2][3]

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Yi, Yi, Yi, Yi (I Like You Very Much) - carmen miranda






Carmen Miranda (Portuguese pronunciation: [ˈkaɾmẽȷ̃ miˈɾɐ̃dɐ] 9 February 1909 – 5 August 1955) was a Portuguese-born Brazilian[1] samba singer and Broadway actress popular in the 1940s and 1950s. She was, by some accounts, the highest-earning woman in the United States and recognized for her signature fruit hat outfit that she wore in the 1943 movie The Gang's All Here. She is considered the precursor of Brazil's Tropicalismo.

Lili Marleen - Marlene Dietrich




Maria Magdalena Dietrich' bilinen adıyla Marlene Dietrich (27 Aralık 1901, Berlin - 6 Mayıs 1992, Paris), Alman asıllı sinema oyuncusu ve şarkıcıdır.
Uzun kariyerine kabare şarkıcısı olarak başlayan Dietrich, 1920lerde Berlin'de film endüstrisine adım atarak 1930larda Hollywoodda parlamıştır. II.Dünya Savaşı sırasında askerlere moral destek için cephelerde şarkı da söyleyen Dietrich, 50 ve 60larda yükselen bir kariyeri olmuş, zamanının en önemli ikonlarından biri haline gelmiştir.
Oskar adayı olan Dietrich, Amerikan Film Enstitüsü'nün listesine göre gelmiş geçmiş en önemli 9. kadın oyuncudur.

http://www.marlene.com/